1. Bölüm
YENİ DÜNYA
Serhat gözlerini araladığında alt kattan yine bilindik kavga sesleri geliyordu uyku ile uyanıklık arasında saatine baktı 03.05 civarıydı. Oda zifiri karanlıktı ay ışığının camdaki tülün ardından vuran hafif aydınlığı biraz olsun tavanı aydınlatıyordu.
Alt komşusu olan evli çift sık sık bağrış çağrış kavga edip evdeki eşyaları kırdıkları için alışkındı gelen seslere. Serhat yapı olarak sinirli birisiydi lakin başkalarının işlerine damarına basılmadıkça pek burnunu sokmazdı. Yatağından kalkıp salona yöneldi Bakırköyde’ki küçük dairesinde ortalık darma dumandı tipik bir bekar eviydi onunkisi.
Bir sigara yaktı nasılsa sabah gideceği bir işide yoktu son zamanlarda günleri internette iş arayıp belgesel izlemekle geçiyordu.
Bilgisayarın düğmesine basınca vın diye çıkan fan sesiyle bilgisayarı açıldı. Internet bağlanmıyordu acaba yatırmadığı fatura yüzündenmi diye düşündü kontrol ettiğinde sorunun servis sağlayıcıdan kaynaklandığını gördü. Bir süre boş boş dosyalara bakındı. Televizyon izlemeyide sevmezdi onun evdeyken en büyük meşgalesi internetti. Sigarasını söndürüp arkasına yaslandı. Aklına yine ödeyemediği faturaları ve kirası geldi iyiden iyiye sinirleri bozuktu son zamanlarda hayat onu hiç sevmiyordu sanki Önce yıllardır çalıştığı iş yerinden ayrılmış sonra saçma sapan bir kavga yüzünden karakolluk olmuş sonucu belirsiz mahkemesi muamma şekilde devam ediyordu üstelik parasıda iyice azalmıştı, hatta bu yüzden içtiği sigaranın markasını dahi değiştirmişti ailesi çeşmede yaşayan iki emekli kendinden yaşça büyük ablası ise evliydi ve ancak kendilerini geçindirebiliyorlardı.
Mutfağa gidip bir bardak su aldı salona döndüğünde Televizyonun düğmesine bastı kumandayla kanalları taramaya başladı ancak hiçbir kanalda yayın yoktu hava hafif soğuktu son baharın sonlarıydı ancak yağış yoktu yayınların neden kesildiğini anlayamadı. Derken elektiriklerde gitti ve ev zifiri karanlığa büründü, artık sadece penceredeki tülün ardından sızan ayın zayıf ışık huzmesi vardı, gözleri karanlığa biraz alışmaya başlamıştı. Kendi kendine büyük bir arıza olduğunu düşündü. Yanından hiç ayırmadığı cep telefonunun ışığıyla mutfağa kadar giderek çekmeceden bir mum bulup çıkarttı mumu yaktıktan sonra salon biraz daha aydınlanmıştı bu arada cep telefonundada şebeke olmadığını fark etti bir sigara daha yaktı saat 03.40 olmuştu, Güneş ne zaman doğacaktı?Öylece salondaki koltuğa uzandı aklına son kız arkadaşı geldi, 8 ay kadar çıkmışlar ancak zaman içersinde birbirlerine ne kadar zıt karakterde olduklarının farkına varmışlardı.
Mutlu günler çabucak yerini karşılıklı tavırlara ve kavgalara bırakmış sonunda 5 ay önce ayrılmışlardı zaten son 1 yıldır başına hiç iyi bir şey gelmemişti. Koltukta mayışmaya başlayıp gözleri ağırlaşınca kalkıp mumu üfledi. Ev yine zifiri karanlığa büründü tekrar koltuğa uzandığında uzaklardan derin bir çığlık sesi işitti. Yeniden ve büyük bir bıkkınlıkla koltuktan doğruldu bir merakla pencereye gitti her yer kapkaranlıktı etrafta hiçbirşey gözükmüyordu sonra bir an durakladı yolda yerde belirli belirsiz yatan insanlar gördü emin değildi kontrol etmek için dışarı çıkmaya karar verdi aceleyle evin anahtarlarını aldı üzerine bir mont geçirip ayakkabılarını giydi evinin apartmana açılan kapısından dışarı çıktı telefonunun ışığını yaktı ve kavgacı komşularının olduğu bir alt kata vardığında adeta şoka girdi her taraf kan içindeydi. Evin kapısı aradına kadar açıktı ancak içeri girip bakıcak cesareti kendisinde bulamadı hızla nefes bile almaksızın tekrar eve çıktı kapıyı sıkıca kapatarak kilitledi.
Biraz soluklanıp sakinleştikten sonra adam herhalde sonunda cinnet getirip karısını öldürdü diye düşündü bu manyak yukarı çıkıp onada saldırmasın diye azami şekilde sessiz olmaya çalışarak polisi aramaya çalıştı ancak telefonda şebeke yoktu, ne yapacağını düşünerek ordan oraya dolanıyordu aynı zamandada korku içindeydi ve kendisini güvende hissetmiyordu, yatak odasına yöneldi telefonun ışığıyla gardolaptan kendisine bir kot pantolon buldu daha sonra koridora giderek spor ayakkabılarını giydi mutfağa gidip eline en büyük ekmek bıçağını aldı bulunduğu yerden sekizyüz metre uzaklıkta bir polis karakolu vardı, oraya gitmeye karar verdi, yavaşça kapıyı açtı nefes dahi almadan parmak uçlarında merdivenleri inmeye başladı nihayet komşusunun evinin kapısına biraz görünmeye başladığında kendini belli etmeden merdivenlerin üzerinden pür dikkat izleyip ne olduğunu anlamaya çalıştı ancak içerden ne bir ses geliyordu nede bir yaşam belirtisi vardı kapıdan çıkıcak kişi kim olursa olsun o andaki korku panik ve refleksle bıçağı ona saplıyacağını fark etti.
Yavaşça inmeye devam etti diğer merdivene geldiğinde gözlerini ta ki kapı gözden kaybolana kadar hiç kırpmadı bir alt kata inince alt kattaki dairlerinde kapılarının açık olduğunu fark etti hızlı adımlarla merdivenleri inmeye devam etti. Tüm dairlerin kapıları açıktı ve her yerde kan izleri vardı.Nihayet sokağa açılan apartman kapısına ulaştı.Sokağı İstanbul caddesine bağlayan kesişme noktasında sarhoş gibi sersem bir şekilde hareket eden bir silüet gördü o yöne doğru ürkek adımlarla ilerlemeye başladı birkaç metre ilerisinde yerde yatan iki silüet daha beliriverdi kalbi korkudan deli gibi atıyordu yanlarından bir daire çizerek yoluna devam etti, Silüet biraz daha belirginleştiğinde onu fark etti ve üzerinde doğru homurdanıp sendeleyerek gelmeye başladı. Serhat olduğu yerde durdu bir şeyler söylemek istedi ancak kelimeler boğazında düğümlendi, Silüet iyice yaklaşınca Serhat’a doğru elleriyle hamle yaptı Serhat o anki refleksiyle ardarda bıçak darbelerini karnına indirip elinden kurtuldu ancak hala ayakta ve üzerine geldiğini görünce geldiği yolu gerisin geriye koşmaya başladı sokağın sonundan başka bir sokağa daldı nisbedeten burası daha sakin görünüyordu ancak ileride birkaç sersem şekilde hareket eden silüet daha fark etti hemen yanındaki apartmana dalarak bodrumuna dikkatle indi içeriyi iyice kolaçan ettikten sonra duvarın dibine sessizce sindi. Neler olup bittiğine dair fikir yürütemiyordu, o anda en iyisinin burada saklanıp yardım beklemek olduğuna karar verdi nisbeten güvende hissediyordu telefonunu kontrol etti hala şebeke yoktu.
İki saat sonra güneş doğmuş, kalp atışları ve düşünceleri sakinleşmişti. Orada sonsuza kadar kalamayacağının farkındaydı dışarı çıkmak zorundaydı ama nereye? Aklına gitmek için evden ayrıldığı polis karakolu geldi. Orası asayişi sağlamakla yükümlü bir devlet dairesiydi ve silahları vardı oda bir vatandaş olduğuna göre oraya ulaşırsa güvende olacağını düşündü saklanarak o acaipleşmiş insanlara gözükmeden oraya ulaşmaya karar verdi.Saklandığı apartmanın kapısına sessizce çıktı hemen sağ tarafında onu arkasında bırakıcak şekilde sokağın diğer tarafına ilerleyen yedi sersem insan gördü, parmak uçlarında tam tersi istikametteki karakola doğru kaldırım kenarından yürümeye başladı, sokakta yer yer kan izleri ve organ parçaları vardı sokağa yakın alt kattaki bir evin camından homurtu sesleri geliyordu dehşet vericiydi. Tren raylarının kenarındaki caddeye bağlanan bir sokağa çıktı dükkanların camları kırıl dökük her yer tahrip edilmişti otuz metre kadar uzakta bir apartmanın merdivenlerinin hemen önünde yere çömelmiş her tarafı kan içersinde yaşlı bir kadın cesedini yemeye çalışan üç sersem daha gördü.
Bu manzara karşısında kahverengi gözleri kocaman açılmış düşünmeye başlamıştı. Acaba onlar bununla meşgulken yanlarından geçse onada saldırırlarmıydı? Bu fikir ona güvenli gelmedi ancak her an başka bir sersemle burun buruna gelme endişeside içten içe bastırmıştı. Yinede bir başka sokaktan caddeye çıkmaya karar verdi, o anda sağ ayak bileğinin bir şey tarafından yakalndığını hissetti yere baktığında belden aşağısı olmayan ardındaki kan izlerinden sürünerek hareket ettiği belli olan gözleri şişip kanlanmış yüzündeki deriler dökülmüş orta yaşlı birinin yada bir şeyin onu ısırmaya çalıştığını fark etti ard arda kafasına tekmeler atıp elinden kurtuldu hızla diğer sokağın köşesine doğru koşmaya başladı köşeyi döndüğü anda ona doğru gelmekte olan büyük bir sersem gurubuyla burun buruna geldi durmak için bacaklarını iyice kastı ve yere düştü sersemlerden önde olan bir tanesi onu yakalamak için hamle yaptı ve bacağını tuttu Serhat serbest olan diğer bacağıyla arda arda tekmeler savurup elinden kurtduldu hızla arkasına dönüp ayağa kalktı ve var gücüyle cadde üzerinde bulunan bir sonraki sokağa doğru koşmaya başladı sersemlerin arkasından ağır adımlarla onu takip ettiğini hissediyordu ne olduğuna bile bakmadan diğer sokağa daldı o sokaktada iki sersem yerde çömelmiş sokağın tam ortasında ölmüş şişman bir kadını kanlar içerisinde homurdanarak kemiriyorlardı hiç yavaşlamadan yanlarından son hızla koşarak geçti diğer takip eden sersemlerlede arası oldukça açılmıştı sokağın sonuna vardığında tren raylarının paralelindeki caddeye çıkmıştı nefes nefeseydi durdu sokağın her tarafında sersemler vardı birkaç tanesi onu fark etmişti bile camları kırılarak tahrip edilmiş bir kırtasiye dükkanına daldı onu fark eden dört sersemde aynı yoldan onu izledi Serhat rafların arasına girdi yer yer kan izleri ve parçalanmış organlara basmamaya çalışıyordu hemen standın sonunda yerde kanlı bir yangın baltası gördü eline alıp olduğu yerde arkasını döndü ona homurdanarak yavaşça yaklaşan sersemleri gerginlik içinde bekledi en öndeki sersem ona iki metre kadar yaklaşmıştıki ani bir hamleyle ileriye atılıp bütün gücüyle baltanın sivri ucunu sersemin kafasına sapladı, baltayı geri çektiğinde sersem yere düştü seri hareketle bir diğerine daha sapladı baltasını fakat baltayı tekrar kaldıramadan diğer sersem onu kolundan yakaladı sert bir tekme attı sersem biraz gerileyince arkasındaki rafa çarptı üzerine bir şeyler döküldü bu arada Serhat baltayı kurtarıp o serseme seri bir şekilde bir darbe indirdi hızla birkaç adım geri çekildi ve tekrar baltayı kaldırıp diğer serseme indirdi.
Şimdi dört sersemde rafların arasında öylece yatıyorlardı dışarıdaki diğerleride fark etmemiş gibiydi olduğu yere çöktü her tarafı kan içinde kalmıştı .Yavaş yavaş bilinci yerine gelmeye başladığında artık bazı şeyleri kabullenmeye ve daha düzgün düşünmeye başlamıştı. Herşeyden önce hayatta kalması için bu şeylere yaklaşmamak mecbur kalırsada kendisini savunmak zorundaydı, ama herşey bununlada bitmiyordu tam olarak neler olduğu konusunda hiçbir fikri yoktu, yerinden doğruldu üzerindeki kanları temizlemeye çalıştıysada başarılı olamadı. Balta çok ağır ve hantaldı bu yüzden sessizce etrafa bakınıp silah olarak kullanabileceği başka bir şey aramaya başladı raflarda oyuncaklar ve kırtasiye malzemelerinden başka hiç bir şey yoktu, kasaya doğru yöneldi kasanın arkasında bir kapı vardı usulca kapıyı araladı burası dükkan sahibinin fazla eşyalarını koyduğu ve mutfak olarak kullandığı küçük bir odaya açılıyordu penceresi yoktu odanın sonunda wc olduğu belli olan başka bir kapı daha gördü etrafı aramaya koyuldu kendsine silah olarak kullanılacak birşeyler arıyordu mutfaktan ekmek bıçağından başka bir şey yoktu ancak ekmek bıçağı ile kendini savunması için çok yaklaşması gerekiyordu – ki o bunu istemiyordu wc ye yöneldi içeride temizlik için kullanılan malzemeler vardı derken aklına bir fikir geldi vileda sopasını aldı ucundaki temizlik aparatını çıkarttı mutfağa dönüp ekmek bıçağınıda yanına alarak tekrar dükkanın ön kısmına çıktı ilerideki rafları sırayla ve sessizce gezmeye başladı nihayet bir rafta aradığı şeyi gördü.
Rafın dibine çökerek koli bandını sessizce ambalajından çıkardı odada bulduğu vileda sopasının ucuna ekmek bıçağını koli bandıyla sıkıca bantladı artık kendini savunmak için hafif ve kullanışlı bir silahı vardı.Dükkanın kapısına yaklaşıp dışarıyı kontrol etmeye başladı karakola 500 metre kadar mesafedeydi ancak arada geçmesine gereken bir demiryolu vardı ve bu demir yolu oldukça derin bir hendeğin içinde uzanıyordu. Hendeği aşması için mecburen ya köprü kullanmalı ya meydan’ı dolanmalıydı, önce meydana doğru baktı o sersemlerden düzinelerce vardı, derken sağ tarafında ki küçük köprüye bir göz attı boş görünüyordu tam harekete geçeceği sırada tren yolunun diğer tarafında ki paralel caddede kızlı erkekli bir grubu kovalayan kalabalık bir sersem kümesi gördü bir an hızlıca köprüyü geçip onlara yardım etmeyi düşündüysede bunun iyi bir fikir olmadığına karar vererek izlemeye başladı, bazı sersemlerin kendilerine saldıran ırktaşları gibi ağır hareketlerle değil adeta bir atlet gibi koşarak hareket ettiğini fark etti. Derken sersemlerden birisi gruptan arkada kalan bir kızı yakaladı yere düşen kızın üzerine diğerleride üşüştü ısırılırken attığı çığlıklar kulaklarını çınlattı kalanlarsa koşarak gözden kayboldu kız için herşey bitmişti. Sersemler köprüden yeterince uzaktı fark edilmeden geçebileceğini düşündü ancak hızlı olanlardan birinin fark etmesi durumunda herşeyin sonu olurdu yinede bulunduğu yerde daha fazla duramazdı harekete geçti hızlı adımlarla bir solukta küçük demir köprünün merdivenlerine vardı.
Dikkatlice çıktı merdivenleri köprüyü yarıladığında göz ucuyla etrafa baktı deniz tarafındaki binaların çatılarında insanlar gördü yollarda ise yer yer sersemler vardı belliki insanlar can havliyle çatılara kaçmış kendilerini oraya kilitlemişlerdi tekrar önüne döndü şu anda yardıma ihtiyacı olan birisi varsa oda kendisiydi köprüyü bitirip karşısındaki sokağa daldı.Biraz ileride birkaç sersem olduğunu gördü ancak arkaları ona dönüktü gördüğü ilk apartmanın kapı boşluğuna sığındı planı bir süre burda gitmelerini bekleyip sokağı bitirecek sola dönücek ve o sokağıda bitirip hemen solunda kalan karakola ulaşıcaktı. Bulunduğu yerden hafifçe kafasını uzatarak sersemleri kontrol etti sersemler ağır hareketlerle gidiyorlardı. Apartmanın merdivenlerine oturdu yeni yaptığı silahını yavaşça yanına bıraktı ve bir sigara yaktı çevik ve ince bir vücudu olmasına rağmen uzun zamandır spor yapmıyordu vücudu çok hamdı ve bu koşuşturma onu oldukça yormuştu kaslarının ağrıdığını hissediyordu derken aklına ailesi geldi Çeşmeden durumları neydi acaba aklından kötü şeyler geçmeye başladı ancak hemen bu düşünceleri aklından uzaklaştırdı şu anda duygusal bir rehavet sonu olabilirdi.
Kafasını tekrar çıkartıp çevreyi kontrol etti sersemler oldukça uzaklaşmıştı yeni yaptığı silahı alarak saklandığı girişten çıktı ve sokağın sonuna doğru yürümeye başladı. Sokak bitince durdu ve yola çıkmadan sadece binanın köşesinden kafasını çıkartarak caddeyi kontrol etti bu büyük cadde’de neredeyse yetmiş seksen tane sersem vardı, bu caddeyi bitirip karakola ulaşması imkansızdı, ne yapacağını düşünürken arkadan sesler duymaya başladı geriye dönüp baktığında geldiği sokağın başında ona doğru koşan bir sermsem sürüsü gördü bazılarıysa daha geriden yavaş hareketlerle geliyordu.
Var gücüyle önündeki caddeye fırladı, şimdi iki sersem sürüsünün arasında kalmıştı ve mesafe hızla kısalıyordu kenardaki apartmanlardan birisine girmek için hamle yaptı kapısı kapalıydı sersemler iyice yaklaşmıştı saniyeler içinde diğer apartmanın kapısını yokladı burasıda kapalıydı bir başka apartmanı daha yoklamaya fırsatı kalmadan koşanlardan bir tanesi üzerine atıldı kendiği yaptığı silahını bir mızrak gibi ona salladı. Vileda sapının ucundaki bıçak sersemin çenesinin altından girmişti ve onu durdurmayı başarmıştı ancak arkasından gelen onlarcası vardı kendisini hemen başka bir apartmanın kapısına attı bu sefer kapı açıldı tam o sırada bir tanesi montundan yakaladı yinede içeri girebildi hızla arkasını dönüp silahını kendisini yakalayan sersemin yüzüne sapladı ve apartmanın büyük demir kapısını hızlıca kapattı. Kapıya yaslanıp derin bir nefes aldı kapının önüne varan diğer sersemler homurdanarak kapıya vuruyorlardı.
Apartmanın merdivenlerinden yukarıya doğru çıkmaya başladı yukarıdan aşağıa doğru gelen ayak sesleri duymaya başladı durdu dinledi kaç tane olduklarını ve onu fark edip etmediklerini anlamaya çalışıyorduki “iyimisin içeriye girdilermi?” diye sordu yukarıdaki ayak seslerinin sahibi. Serhat bir an cevap vermekte tereddüt etsede “iyiyim hayır içeriye giremediler kapıyı kapattım.” Diyerek cevapladı ve yukarıya doğru çıkmaya başladı, ikinci katta ayak seslerinin sahibi karşısındaydı şimdi. Henüz yirmili yaşlarda uzun boylu polis üniforması giyen bir gençti Serhat’a elini uzatarak “ Selam ismim Semih” dedi. Serhat ilk etapta elini uzatmasına çok şaşırmıştı medeni imgeler sanki artık çok çok uzaktaydı. Oda elini sıkarak “bende Serhat” diye cevapladı. Semih: “Üst katta bir dairede saklanıyorum oraya çıkalım.” Serhat: “Olur tabii.” Semih meraklı gözlerle Serhat’a bakarak “Buraya nasıl geldin?” diye sordu; Serhat: “Dışarıdaki o şeyler delirmiş gibi üzerime saldırdılar karakolun güvenli olacağını düşündüm ve oraya gitmeye karar verdim. Evim birkaç sokak aşağıda ya sen burda ne arıyosun? diğer polisler nerede? silahında var neden saklanıyorsun?” diye sordu. Bu arada eve varmışlardı. Salonda ahşap üzerine yeşil kaplamalı büyük koltuklar duvarda oldukça büyük bir vitrin, vitrinin içerisinde porselen tabaklar, kristal bardaklar, ve bazı fotoğraflar vardı.Semih: “ Ben yunus’lar bünyesinde görev yapan motosikletli bir polisim dün telsizden Bakırköy devlet hastahanesinde kargaşa çıktığı ölü ve yaralılar olduğu ihbarını alıp oraya intikal ettik, daha doğrusu sokağın başına kadar geldik bize doğru koşup yardım edin diye bağıran bir doktor gördük motordan inip adamı sakinleştirdim ortağımda ne olup ne bittiğine bakmak için hastaheneye doğru yürümeye başladı.
Doktor sürekli kaçmamız lazım anlamıyosunuz, bilmiyosunuz diyordu –hakkı varmış biraz daha sakinleştirip neler olduğunu anlatmasını istedim. O arada hastahane tarafından birkaç el silah sesi işittik hemen sonra sokağın başından bize doğru gelen bu şeyleri gördüm durun diye bağırıp havaya ateş ettim bir yandanda kaçmasın diye doktoru bir elimle sıkıca tutuyordum. Durmadan gelmeye devam ediyorlardı iyice yaklaştıklarında son çare üzerlerine ateş açtım ama oralı bile olmadılar. Motora binip doktorla birlikte oradan uzaklaştık yollar bu şeylerle doluydu insanlar dehşet içinde canlarını kurtarmak için ordan oraya koşuşturuyordu herşey çok hızlı oldu nihayet sakin bir yer bulup durduk. Doktorun söylediğine göre Alsheimer gibi bazı beyin hastalıklarını iyileştirmek için DSÖ (Dünya sağlık örgütü) tarafından yeni bir aşı gönderilmiş aşının içeriği beyindeki kopuk nöronları ve ölü hücreleri onaran bir nano teknolojiymiş ancak sonra bu nanobotlar beyindeki sağlam hücrelerinde yerini alıp içinde bulundukları vücudu kontrol etmeye başlıyorlarmış.”Serhat olup biteni bir solukta meraklı gözlerle Semih’i süzerek dinledi ve ekledi “ peki doktora ne oldu? Ve buraya nasıl geldin?”Semih: “ doktor ailesini bulmak için yanımdan ayrıldı bende karakola geldim ama ortalık o şeylerle doluydu telsiz yayınıda kesildi geceliyin burayı bularak saklandım dolap çalışmıyor ama biraz peynir sucuk filan var açsan bozulmadan ye.”
Serhat o anda gerçekten ne kadar acıkmış ve susamış olduğunu hissetti. Mutfağa yöneldi Serhat birşeyler yerken Semih anlatmaya devam etti “ burda sonsuza kadar saklanamayız mutlaka bu şeylerden kurtulan insanlar vardır, ayrıca çareside ya bulunmuştur ya bulunmak üzeredir motorumla çanakkaleye doğru gitmeyi düşünüyorum benimle gelmek istermisin?” Serhat yemeğini yerken daha mantıklı bir seçeneği olmadığının farkındaydı. Olumlu anlamında başını salladı ancak bir plan yapıp yola koyulmadan önce biraz dinlenmesi gerekiyordu.
Hepsini okudum ama 2 bölümde istiyoz çok güzel bir nefes de oldum başarılar dilerim
YanıtlaSilbencede güzel olmuş
Sildaha uzun yaz ama yaa tadı damağımızda kaldı bir solukta bitiverdi :(
YanıtlaSilmüthiş betimlemişsiniz herşeyi emeğinize sağlık size nasıl ulaşabilirim?
YanıtlaSilsayın yazar yazınız çok sürükleyici çok beğendim fakat olaylar biraz yavaş ilerliyor gibi geldi bu gidişle 4 bölüme sığmayacaktır bence. Saygılarımla Nazlı Öztürk
YanıtlaSil